19 Aralık 2011 Pazartesi

Beyaz Düşler Ülkesi : Pamukkale


                                                     
                                                                    - Travertenler -
                               

                                         - Travertenler -
         

        Denizli’nin olduğu kadar tüm dünyanın da göz bebeği olan Pamukkale, doğal şifa kaynağı termal suları ve göz alıcı güzelliğiyle Unesco’nun Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor.İç Ege’de ve Menderes Nehri Vadisi’nde yer alan Pamukkale, 17 adet sıcak su kanalına sahip olan şifalı suları ve havuzlarıyla yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor.Özellikle kavurucu sıcakların yerini hafif esintilere bıraktığı nisan-mayıs ile ekim-kasım aylarında gezmenizi tavsiye edeceğim mekan, güzelleşmek ve daha genç görünmek isteyen herkesi travertenlerin içinde oluşan doğal havuzlara çağırıyor.Pamukkale’de unutulmaz bir doğa tatilini dört dörtlük yaşamanızı sağlayacak, kapalı termal havuzlu pek çok tesis de bulunuyor.Tek yapmanız gereken içlerinden birini seçmek.

NE YAPILIR?
Travertenlerde hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra çamur banyosu yapabilir hemen sonrasında ise termal su havuzlarının sefasını sürebilirsiniz.Cenneti andıran bu doğa harikasından ayrılabilirseniz Hieropolis Müzesi’ni görmenizi öneririz.Milattan önceki yıllara ait yaşam kalıntılarına rastlanan müzeye özellikle yabancı turistlerin ilgisi bir hayli yüksek.Yunanca’da  ‘Kutsal Şehir’ anlamına gelen Hierapolis, tedavi amacıyla kurulmuş bir şehir.Hastaları tedavi etmek için yan yan kurulmuş birçok oda ve 15 hamam bulunan antik kent, o dönemde sıcak ve şifalı suyuyla birçok hastaya deva dağıtıyormuş.Pamukkale’ye gelmişken Antik havuzun tadın çıkarmak şart.Kent merkezine uğrayıp Denizli’nin meşhur simgesi Denizli Horozu heykelini de görmenizi ve bu tekstil kentinden havlu ve tekstil ürünleri satın almanızı öneririm.


                                        - Antik Havuz-

BEĞENDİKLERİM
Pamukkale’nin turizme açılan Antik Havuz’u, yapılan araştırmalara göre kalp hastalığı, damar sertliği, tansiyon, romatizma, deri ve göz hastalıkları ile raşitizm, felç, sinir ve damar hastalıklarına iyi geliyor.Kleopatra’nın güzellik havuzu olarak da adlandırılan havuzun su sıcaklığı 36-57 derece arasında, ph değeri 5,8 ve içeriğinde eriyik mineraller de mevcut.Havuz etrafına kurulmuş tesis ise bir şeyler içip güzel havayı solumanıza imkan sağlıyor.Ayrıca manikür yapan balık olarak bilinen garra ruffa cinsi balıkların olduğu ayrı havuzları da özellikle deneyimlemelisiniz.

NE YENİR? NE İÇİLİR?
Temeli sebzeli yemeklere dayalı olan Denizli mutfağı, özgün tatlara sahip.Patlıcanın mutfakta çok kullanıldığı yörede taratorlu börülce ve kedi börülcesi, ovmaç ve un çorbası ile et yemekleri arasında ise tas kapaması ve et ve pirinçle yapılan çaput aşı önemli lezzetler arasında.Pamukkale etrafında birçok tesis ve restoranda bu tatlar ve yöreye özgü daha birçok yemeği tadabilirsiniz.

NASIL GİDİLİR?
Denizli’ye ulaştıktan sonra Pamukkale’ye ulaşım özel araçla yaklaşık 25 dakika sürüyor.Ayrıca Pamukkale’ye hava ve kara yoluyla ulaşmak oldukça kolay.

 NEREDE KALINIR?
Oteller bölgesi Karahayıt’ta çok sayıda lüks tesis var ve hepsinin içinde de konuklarının özel kullanımında olan havuz bulunuyor.Pamukkale’nin alt kısmında kalan bölgede ise daha uygun fiyatlı motel ve pansiyon seçeneği hayli fazla.

Yeşil ve Mavinin Cennet Köşesi - Marmaris


                                                           - Marmaris Genel Görünüm-
    
        Denizle bütünleşen çam ormanlarına sahip muhteşem koylarıyla, mavi bayrakla donatılmış plajları, berrak deniziyle Marmaris, Akdeniz ve Türrkiye’nin cennet tatil beldelerinden biri.Unutulmaz bir tatil deneyimi için bu yaz Ege’de olmayı planlıyorsanız ve daha önce hiç Marmaris’i görmediyseniz, özellikle eylül ve ekim aylarında enfes bir tatil vaat eden Marmaris’e uğrayın derim. Doğa cenneti turizm köşesi Marmaris eğlence tutkunlarının  Ege’deki eğlence duraklarından biri. Eğlende hayatının kalbinin attığı marina ile meydan arasındaki rıhtım çevresinde, eski çarşıda ve barlar sokağında her zevke hitap eden bar ve gece kulüpleri bulunuyor.Romantik bir gece için ise mehtap turlarını deneyebilirsiniz.

                                   - Marmaris Koyları-
                    - Marmaris Paraşütçüler için Biçilmiş Kaftan-

NE YAPILIR?

Bir doğa cenneti olan Marmaris’te yapılacak en zevkli etkinlikler arasında dalma ve safari turları yer alıyor.Marmaris ya da civarında masamavi sularda dalma keyfini deneyimleyebileceğiniz tam 52 nokta var. Ayrıca cip safari turlarına katılarak dere bucak, tozlu taşlı yollara girerek bambaşka bir Marmaris’i de keşfedebilirsiniz.Marmaris-İçmeler arasında birçok noktada deniz bisikletinden kanoya, rüzgar sörfünden su kayağına, banana ve paraşüte kadar her türlü su aktivitesi yapılabiliyor.En güzeli ve heyecanlısı ise çevresinin olağanüstü güzelliğini deniz seviyesinden 60-70 metre yüksekliktenizleyebileceğiniz paraşüt deneyimi. Marmaris ayrıca kültür aşıkları için de biçilmiş kaftan.Büyüleyici Marmaris Kalesi ve tarihi miras Marmaris Müzesi ile İyilik Kayalığı ve Arkeoloji Parkı’nı görmeden dönmeyin.

                                      - Marmaris Sahili-

BEĞENDİKLERİM
Marmaris’in 16 kilometre kuzeyinde bulunan ve altın sarısı kumları ile baş döndüren Kleopatra Plajı (Sedir Adası)’nı mutlaka görün.Marmaris’in bin bir derde deva nefis çam balını da mutlaka tamalısınız.

NE YENİR?NE İÇİLİR?
Mutfağı ağırlıklı olarak deniz ürünlerine dayansa da Marmaris’te Türk mutfağı ve köy yemekleri üstüne uzmanlaşmış lokantaların sayısı bir hayli fazla.Balık lokantaları ağırlıklı olarak iskele ve yat limanı çevresinde konuşlanırken, Türk mutfağının çeşitlerini ise çarşı çevresinde bulmak mümkün.Gezinizi köy mutfağı lezzetleriyle tatlandırmak için Çamlık, Bayır, Çiftlik, Turgut, Orhaniye çevresinde yol üstü ve deniz kenarı lokantalara uğramalısınız.

NASIL GİDİLİR?
Muğla’ya 56 km mesafede bulunan Marmaris’e kara yol ile ulaşım İstanbul, Ankara, İzmir, Denizli, Muğla, ve Antalya’dan düzenli otobüs seferleri ile yapılıyor. Uçakla ulaşmak isteyenlere ise 90 km mesafede bulunan Dalaman ya da 140 km uzaklıkta yer alan Bodrum- Milas Havaalanı’nı kullanabilirler.

NEREDE KALINIR?
Marmaris ve çeversinde her kesye uygun otel ve tatil köyleri bulmak mümkün. Sehir merkezi Armutalan, İçmeler otellerin en yoğun olduğu bölge. Yalancı Boğaz yönü de butik otellerden ve 4 yıldızlıdan pansiyonlara kadar çok sayıda otele sahip. Hisarönü köyü ve koylarında da doğayla uyumlu küçük oteller ve pansiyonlar var. Sakin ve sessiz bir tatil arayanlara tavsiyem ise daha çok Selimiye, Orhaniye, Bozburun, Hisarönü bölgesindeki oteller olacak. Kamp ve karavan seçeneği için ise bakılacak ilk adres kesinlikle Orman Kampları olmalı.

Gizli Güzel- Foça

         



                                                              - Foça Genel Görünüm-


                                         - Foça Sahili-

           Akdeniz foklarının vatanına; tarihin ve doğanın muhteşem uyumuna hoşgeldiniz.Ege’nin göz alıcı doğasını koruyarak bugüne ulaşmayı başarmış en güzel ve sevimli sahil yerleşim yerlerinden biri olan Foça, Eski Foça ve Yeni Foça olarak ikiye ayrılıyor.Eski Foça yani asıl Foça, ilk görüşte insanı çarpan bir yer.Masmavi suların renkli balıkçı tekneleriyle süslendiği denizde, ufuk çizgisine varmadan birer inci gibi denizin üstüne serpiştirilen adalarla nefes kesici bir resim sanki Foça.Fransa’nın turizm cenneti, güney sahil şehri Marsilya’ya benzeyen Foça’nın bu benzerliği aslında bir tesadüf de değil. Çünkü Foça’nın kimliğine şekil veren Phokaialı tacirler, Marsilya’nın da kurucuları. Marsilya kadar uzağa gitmeden, Akdeniz’in büyüleyici doğal ve tarihi güzelliklerini ana vatanınızda çıkarmak isterseniz bu yaz Foça’ya biraz zaman ayırın derim.


                                     - Siren Kayalıkları- 

NE YAPILIR?
   Bir doğa ve kültür cenneti olan Foça’ya gelip te doğa ve tarihi yerlerin tadını çıkarmamak olmaz.Gezinize nefes kesici Siren kayalıkları’nda hatıra fotoğrafı çektirmekle başlayabilirsiniz.Gün batımında Frigya Tepesi’nden Foça’yı izlemek de ayrı bir zevk.Birbirinden çekici koylarda mavi ege sularının tadını çıkarmamak ise asla affedilemez.Foça’ya giderken geçilen yokuşun tepesinden görülen manzarada hatıra fotoğrafı çektirip, Kybele Açık Hava Tapınağı’nda kendinizi tarihi gizemli koridorlarında bırakabilirsiniz.Foça’ya gelirken indiğiniz yokuşun solunda yer alan Top Dağı ve üzerinde yer alan  tarihi değirmen de diğer mekanlar.Çoğu gezgin gibi siz de değirmen kenarında minik bir piknik yapabilirsiniz.

BEĞENDİKLERİM
Foça’dan adalara ve açık denize doğru geniş açılı bir günbatımı manzarası oluşuyor.Manzarayı Foça’nın en güzel doğal köşelerinden İngiliz Burnu’ndan, sevdiklerinizle romantik bir atmosfer içerisinde izleyebilirsiniz.
  
NE YENİR? NE İÇİLİR?
  
Deniz ve balık kenti olan Foça’ya gelip de bir balık sofrası kurulmadan dönülmez. Mevsimine göre her baalığı bulabileceğiniz sahil restoranlarında, yöresel balık yemeklerini de tadın.Mesela sarımsaklı yoğurt sosu dökülerek yenilen kupa balığı en meşhur yemekler arasında.İncir Adası’nda bulunan restoranların mönüleri de denenmeye değer.Foça’nın mutfağı kadar nefis şarabı da meşhur.

NASIL GİDİLİR?
Foça’ya özel aracınızla geliyorsanız İzmir-Çanakkale yolunun 39.  km’sinden sola saptığınızda, 26 km sonra ulaşırsınız.İzmir’den çıktıktan sonra, Karşıyaka,Çiğli, Menemen ve Buruncuk’u geçince ilk ışıklardan sola döndüğünüzde artık Foça yolundasınız.Otobüs kullanacaksanız eğer, Türkiye’nin her yerinden İzmir otogarına vardığınızda, otogarda Foça otobüslerini göreceksiniz.Yarım saatte bir seferleri bulunan bu otobüslerden yararlanarak da Foça’ya ulaşabilirsiniz.

 

- Foça'nın Simgesi Akdeniz Foku-

                            - Foça'daki Eski Bir Rum Evi-

 NEREDE KALINIR?

         Foça’nın en konforlu otellerinden biri Club Neilson Phokaia.Mersinaki koyunda yer alan otele Foça’nın en kaliteli oteli demek yanlış olmaz sanırım. Ayrıca şehir içinde kalabileceğiniz oteller arasında ise Foçantique Boutique Hotel bulunuyor. Pansiyon tercih eder iseniz, yeşillikler içindeki bahçesi ile size tarihi yeniden yaşatması muhtemel olan İyon Pansiyon iyi bir seçenek.Rezervasyonsuz vardıysanız da üzülmeyin,Foça’da pekçok otel ve pansiyon bulunuyor.

Zamanın Durduğu Yer : Datça

 
                                                                - Datça Yarımadası- 


     
                                  - Datça genel Görünüm-

   ‘Beni kuzum Datça’ya Gömün /Geçin Ankara’yı İstanbul’u' demiş Can Yücel. O çok sevdiği Datça’sında badem, zeytin ağaçları arasında derin bir uykuda ve bu Ege’nin cennet bahçesine gönlünü kaptırmakta oldukça haklıymış.
    Muğla’nın güneybatısında Gökova ve Hisarönü Körfezleri arasındaki  Datçaya varmak için yola çıkıyorum.Yücel’in biricik sevgilisi Datça’ya bol virajlı yollardan geçerek varıyorum ve Amasyalı ünlü coğrafyacı Strabon’un neden ‘Tanrının yarattığı kulunu uzun ömürlü olmasını isterse Datça Yarımadası’na bırakır’ dediğini daha iyi anlıyorum.

   NE YAPILIR?

Datça bol bol gezmek, mis gibi havasını ciğerlere çekmek, mavi bayraklı plajlarında denize girmek , zeytinyağıyla tatlanmış yemeklerinin tadına bakmak , şifa bulmak, ruhu dinlendirmek, atılan her adımda Can Yücel’i anmak demek. Datça’ya geldiğinizde sabah erkenden kalktığınız gibi spor ayakkabılarınızı giyip yola çıkmalısınız.Keza Datça’da gezip görülecek çok yer var. Örneğin göz alıcı ve bakir Palamutbükü’ne, Gebkum’a, Kargı Koyu’na ve Ovabükü’ne gidebilirsiniz.

BEĞENDİKLERİM
Datça’da 3B kuralı geçerli. Datça’nın zengin flora ve faunasının sundukları içerisinde en bol olanlar : Bal, badem ve balık.Knido Antik Kenti’ndeki Afrodit Heykeli’ne hayran oluncak cinsten.


                                         - Can Evi-

MUTLAKA GÖRÜN 

Eski Datça’daki Can Yücel’in yapıtlarının sergilendiği ve Yücel Ailesi’nin ziyaretçilere açık tuttuğu ‘Can Evi’ni mutlaka ziyaret edin. Eski Datça’daki yel değirmenlerini seyre dalın.Muhtar’ın kahvesinde oturup kekik çayı içtikten sonra Ege ve Akdeniz’in buluştuğu Balıkaşıran’a gidin.

NE YENİR? NE İÇİLİR?
Daha çok başka ülkelerde tüketiliyor olsa da Datçalılar salyangozun yemeğini yapıyorlar.Buna da ‘Karaville’ diyorlar. Salyangoz yiyip yememek size kalmış ama nisan ve mayıs aylarında toplanan papatyalardan yapılan ve ‘Dalleme’ denilen salatanın tadı enfes. Yine bademli incir tatlısı, kabak çiçeği dolması, börülce, lokum pilavı gibi yemeklerin tadına bakmanızı şiddetle tavdiye ediyorum.

NASIL GİDİLİR?
Datça’ya gitmenin en kolay yolu önce Bodrum’a uçmak. Sonrasında haftanın 3 günü Bodrum’dan kalkan feribotlarla yaklaşık 2 saatte Datça’ya varabilirsinz.Otobüsle ya da arabayla gitmeyi de tercih edebilirsiniz.

NERDE KALINIR?

Kendinizi Osmanlı paşası gibi hissedebileceğiniz Mehmet Ali Konağı’ında veya merkezdeki Tuna Pansiyon’da kalabilirsiniz.
                                                 

-Datça'nın Simgesi Yel Değirmeni-


-Datça Dalış İçin Bir Hazine-
                                                                                                                                
                                      
                                   -Can Yücel'in Mezarı-     

İyot Kokulu Sokaklar : Bozcaada



                                   - Bozcaada Kilisesi ve Genel Görünüm- 
   

Kuzey Ege’nin gözdesi Bozcaada, Çanakkale iline bağlı küçük bir ada ama o kadar süprizlerle dolu ki…Her ne kadar son yıllarda turistik amaçla yaz aylarında insan akınına da uğrasa,bu adanın zaman geçirdikçe keşfedilmesi gereken kendine özgü güzellikleri var.Yunan mitolojisindeki ismi Tenedos olan Bozcaada, stratejik konumundan dolayı tarih boyunca pek çok istilaya uğramış.
   Son 500 yıldır iç içe yaşayan Rum ve Türk halkları, burada tam bir kültür sentezi oluşturuyor.Adanın kendine özgülüğü de bundan kaynaklanıyor.Onca yaşanmışlığın verdiği derin kültür, mütevazi ve doğal bir çevre dokusu, bakir koylar ve insanı kendine getiren berrak bir deniz, büyülü bağ evleri, özgün bir mutfak, üzüm bağları ve şaraplar…Tüm bu özellikler Bozcaada’yı kısaca özetliyor.
   Bozcaada’nın kuzeydoğusunda daha yoğun bir yerleşim var.Burası adanın merkezi.Yürüyerek keşfetmeye çok müsait olan dar ve kıvrımlı sokakları, özellikle Rum mahallesindeki bakımlı evler, restoranlar ve kafelerle dikkat çekiyor.Adanın merkezinde kurulan açık hava standlarında seramik ve cam işlemciliğinin keyifli örnekleri olan hediyelik eşyalar, adaya özgü kekikler, lavanta keseleri, domates reçelleri hemen dikkat çekiyor.
       Eğer bir şarap tutkunuysanız Bozcaada tam size göre.Hatta şaraba düşkün değilseniz bile, ada ziyaretinden sonra bu fikriniz büyük ihtimalle değişecek.Burada bağcılık ve şarapçılığın tarihi çok eskilere dayanıyor.
       Sokakları rengarenk ve naif süslemeleri olan kapı ve pencerelerle dolu olan Bozcaada, oyuncak bir kentten farksız.Kendine özgü zengin mutfağı ile de zihninize kazınmaya aday olan adanın kabak çiçeği dolmasını yemeden sakın dönmeyin.
  Şehirdeki gürültü ve patırtıdan kendinizi biraz soyutlamaya ve farklı dünyaları keşfetmeye niyet  ettiyseniz, hiç vakit kaybetmeden Bozcaada’yı ziyaret edin.Özellikle tecihini doğallıktan yana kullananlardansanız, adanın kıvrımlı sokaklarında kaybolmanızı ve onun kendine özgü detaylarını keşfetmenizi öneririm.




    - Bozcaada'da Bir Sokak-                                                                                                                           
      

       -Açık Hava Standları-                     

Karadeniz'in İncisi : Amasra

                            - Amasra Genel Görünüm-


       Karadeniz’in hırçın dalgalarının huzur bulduğu bir yer Amasra .Bartın’ın bu küçük sevimli ilçesi, modernleşmenin inanılmaz hızına inat, doğal güzelliklerini korumaya devam ediyor.Batı Karadeniz’in meşhur inişli çıkışlı yollarından geçtikten sonra tam bir vahayı andıran Amasra, muhteşem manzarasıyla soluğumu kesiyor.Bu 2 adalı, 2 koylu ve 5 tepeli yerin, belli ki anlatacağı çok fazla öykü var.
     
     Homeros, Amasra’yı  ‘Sesamus’ diye adlandırmış ama Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Amasra’nın ismini, Pers prensesi Amastris’ten aldığı söyleniyor.Pontus, Roma, Cenevizliler derken Amasra, Fatih Sultan Mehmet tarafından 1460 yılında fethedilip Osmanlı topraklarına katılmış.O zamandan itibaren de Osmanlı’nın göz bebeği olmuş.Amasra önce Zonguldak’ın ilçesiymiş, sonra Bartın’ın il olmasıyla Bartın sınırlarının içine katılmış.Zaten Amasra, Bartın’a sadece 17 km uzaklıkta bulunuyor.Amasra’nın tatil beldesi olarak ön plana çıkması ise 1950’lere uzanıyor. En son Yusuf Kurçenli’nin yönettiği  ‘Gönderilmemiş Mektuplar’ filmiyle şöhretli ilçeler arasındaki yerini almış ve popüler dizilerle şöhretini iyice katmerlemiş.

    NE YAPILIR?
Amasra, doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi eserleriyle de ön plana çıkıyor.İlçenin simgesi haline dönüşen Roma döneminde yapılan tez gözlü Roma Köprüsü, Fatih camii, hamam, tiyatro,mağara ilgi çekici. Bizans’tan kalma kale ise tüm heybetiyle Amasra’nın tarihini gözler önüne seriyor.Bir de bu tarihi gezinin sonunda konuk olduğum müze,ilçenin dününü ve doğal olarak bugününü anlayabilmemiz için çok faydalı oluyor.

     BEĞENDİKLERİM
Amasra’nın en ünlü sokağı olan ‘Çekiciler Çarşısı’ birbirinden farklı ahşap eşyaların satıldığı bir yer.Burada Amasra’ya özgü tahta oyma işleri satılıyor.Tahta, geleneksel olarak el tezgahlarında ileri geri çekilerek dekoratif bastonluğa, yayık fıçısına ya da şemsiyeliğe dönüşüyor.Şimşir kaşıklar, hasır eşyalar, tahta takılar, Akasya ağaçlarının tohumlarından yapılan bilezikler, kolyeler…İnsan ne alacağını şaşırıyor.Yorgunluğunuzu atmak için Büyük Liman’ın kenarında sıralanmış kafelerden birine oturabilirsiniz.Martıların çığlıkları, masaların etrafında dolaşan kediler, rüzgarın hafif esintisi, denizin enginliği eşliğinde içilen sıcacık çay bunun için bire bir.

    NE YENİR?
Karadeniz’in bonkörce sunduğu kalkan, kefal, barbunya ve daha bir sürü balığın tadına balık restoranlarında bakabilirsiniz.Yanında rokadan turşuya kadar tüm renkleri içinde bulunduran salatanın tadınada mutlaka bakın.Ayrıca fındıklı, cevizli ve de ballı manda yoğurdu tek kelimeyle enfes.

    AKLINIZDA BULUNSUN
Amasra’ya gittiğinizde tekne kiralayıp Boztepe ve Tavşan Adası’na çıkmayı ihmal etmeyin.

                                - Amasra Genel Görünüm-

Kekik Kokulu : Adatepe



Dünyanın ikinci oksijen çadırı olarak kabul edilen Kaz Dağları, yüzyıllardır Adatepe Köyü’ne ev sahipliği yapıyor. Şimdi bu gizli kalmış güzelliği keşfetmenin tam zamanı.

      Edremit Körfezi’nden bulunan Küçükkuyu’nun sahilden yukarıya tırmanan 4 kilometrelik yolunun sonunda gizli bir cennet bulunuyor : Tanrıların tanrısı Zeus’un övemediği Adatepe…İlyada destanında Gargaros olarak geçen bu bölgenin her tarafı zeytin ağaçlarıyla kaplı ve her yerden kekik kokusu yükseliyor.

    NE YAPILIR?
Adatepe’ye gelince yapacağınız ilk şey  Zeus Altarı’nı dolaşmaya başlamak olmalı çünkü Zeus Altarı bir nevi Adatepe’ni simgesi .İnsan eliyle yontulmuş kaya üzerinden görülen manzaranın seyrine doyum olunmuyor ve insanın yaşama sevincini artırıyor.Adatepe’de mübadele dönemine kadar Rumlar yaşadığı için evlerde Rum mimarisinin izleri bulunuyor.Bu yüzden Adatepe sokaklarını seyre dalıyorum.Her yerde Truvalıların, Perslerin, Romalıların, Selçukluların ve Osmanlıların izlerini bulmak mümkün.

    BEĞENDİKLERİM
Küçükkuyu’da bulunan Türkiye’nin ilk ‘Zeytinyağı Fabrika Müzesi’ dikkat çekici. Burası 2001 yılından beri hem yerli hem yabancı ziyaretçileri ağırlıyor.Eski zeytinyağı preslerinden, taşıma ve saklama kaplarına kadar tüm malzemeler, zeytinyağı üretiminin ne kadar zor bir süreç olduğunu anlatıyor.Müze aynı zamanda mükemmel kalitedeki zeytinyağından,zeytinden ve tabiki zeytinyağlı sabundan alma imkanı sunuyor.

   ÖNERMEDİKLERiM
‘Deniz, kum ve güneşten vazgeçemem , doğa tatillerinden de hiç haz etmem.’ diyorsanız ,maalesef Adatepe pek size uygun bir tatil mekanı değil.

   NE YENİR? NE İÇİLİR?
Enfes Ege mutfağının tüm bonkörlüğünü sunan Adatepe’de tandır fırından yeni çıkmış sıcacık ekmeğini zeytinyağına bandırarak yemek adetten. Bir de Kaz Dağları’nın arapsaçı, hindiba gibi en güzel otlarından yapılmış yemeklerini de yemenizi tavsiye ediyorum.Buraya kadar gelmişken köy meydanındaki kahvede oturup bol limonlu ada çayı , Adatepe’deki ismiyle mezarlık otundan içmeden buradan ayrılmayın.

   NASIL GİDİLİR?
Otomobilinizle gidecekdeniz bizim tavsiyemiz İstanbul’dan yola çıkıp Tekirdağ, Keşan, Çanakkale, Ayvacık, Küçükkuyu yolunu izlemeniz. İstanbul Yenikapı’dan hızlı feribota binerek yaklaşık 2 saatte Bandırma’ya varıp oradan da Adatepe’ye gidebilirsiniz.

  NEREDE KALINIR?                                                                                                                                
Zeus Han ya da Ayşe Pansiyon’u tercih edebilirsiniz.


                                       
                 - Adatepe'de Bir Sokak ve Eski Rum Evleri-